15 Mart 2011 Salı

Kızıl Melek

Esen rüzgarı kızıla boyayan saçlarını izledi bir süre. Karşısındaki adama, hayır, çocuğa, kilitlenmiş gözlerindeki acıma duygusunun gözlük camlarından dışarı çıkamayacağını bilmek onu rahatlatıyordu.
Gözlüğü... 
Gözlerinin muhteşem yeşilinin ardında zincirli kaldığı, buz gibi, sert gözlüğü. Tek yönlüydü bu gözlük, hayatın en pis detaylarının gözlerine saldırmasına izin verir, gözlerindeki umut ışığını içeride tutup gecesini aydınlatmasına engel olurdu. Her şeye rağmen... Yine de güzeldi içinde bir yangın çıkınca onu örtebilmek. 
Bir şeylere sığınmaya çalışmıştı eskiden. Olmamıştı, yapamamıştı. Tırmanmaktan yorgun düşmüş, yeni bir yol aramıştı. Birkaç yudumla gerçekleri bulandırmaktansa, dünyayı tüm çıplaklığıyla görüp bir açık aramayı seçmişti sonunda. Tanrının zayıf noktasını bulup, meydan okumaya karar vermişti göklerden düştüğünde.
Düşmüştü bulutların üstünden, yalnızca bir gözlüğü var diye...