4 Nisan 2012 Çarşamba

Mi Minör


Keskin, beyaz ışık karanlık salonu yırtarak geçiyor. Zoraki alkış sesleriyle doluyor kulaklarım.
Sonu ölüm olan bir hikayeyi düşündürüyor bana piyanoda çalınan ilk altı nota. O yalnız adam beliriyor tuşlarda, geçmiş günleri gözümün önünde uçuşuyor; aynı hatalar her gün, aynı gözyaşları, kolunda aynı kesikler her akşam, aynı sarhoşluklar. 
Beni hatırlatıyor bana, benim hayatımı düşündürüyor hikayesi. Her gece yaptığı gibi, gözlerini düşüncelere kapatıyor bir anda. Aklından geçen binlercesinin arasında, bir tanesi ona iç çektiriyor. 
Çok zor yaşamak.
Doruk noktasına ulaşıyor şarkı; belki kimsenin zarafetini fark edemediği o bir saniyelik yükseliş... Bir piyanist  ölüyor içimde.
Kanı satırlara bulaşıyor.

18 Mart 2012 Pazar

Yalnızlığa

Durgun denizden yansıyan yıldızlara attım kendimi. Göğe düşmek... Bütün hayatım boyunca aradığım o hissi en son saniyelerimde elde etmek tuhaftı. Rüzgar tenimde gezindi giysilerimi aşarak; sert, soğuk, ama bir şekilde davetkar. Olmayan kanatlarımı hissettim. Olamayan kanatlarımı hissettim.
Özgürlük.
Son'a gelmiştim, hem de yapayalnız. Oysa böyle değildi başlarken. Hayır, ben yalnız doğmamıştım.
Yalnızlığa doğmuştum kalabalık bir dünyada.
Şimdi bütün bedenimi saran o soğuk yalnızlığa...
Gece en mavi ninnisiyle üstümü örttü denizin yüzeyinde.
Yıldızları ciğerlerime çektim.