9 Kasım 2010 Salı

Günlükten

Sayfa 26.

Gitmek istemiyorum. Zamanın sırlarını çözmeden gitmek istemiyorum. Bütün renkleri görmeden gitmek istemiyorum. O, nereye gittiğini bilmediğim yolda yürümek istemiyorum. Anlatacak o kadar çok şey var ki aslında... Nereden başlayacağımı bilmiyorum. İnsan hep başarılarını anlatır ya, benim yok onlardan... Şu hayatta neye "başarı" denebilir ki? Başarı bana hiçbir şey ifade etmiyor, onun varlığına inanmıyorum... İnsanlar "başarmak" adına düşüncesizce fikirlerini satarken başarının iyi bir şey olması çelişkili geliyor. Onları anlamıyorum...
İnsanı sevmiyorum. Çünkü o, benim tutkuyla bağlandığım evreni yok oluşa sürüklüyor. İnsanı sevmiyorum, çünkü o kalemimi elimden alıyor, hayallerimi kirletmeye çalışıyor. İnsan zavallıca tüm bunları yapıyor, çünkü gerçeklerle yüzleşmekten korkuyor. O, elindeki tüm başarının koca bir hiç olduğunu görmekten delicesine ürküyor. Onlar, evrene attıkları her çizikte kendi varlıklarını zedelerken "hayalperest" dedikleri, başarılar ve sınırlara inanmayanları sürüye uydurmaya çalışıyorlar. Hayalperestlerin her şeyi görebildiklerini reddederek kendilerini acılara sürüklüyorlar. Tüm bu gerçekleri yıllar sonra, belki ölüm kapıyı çalınca fark etmenin vereceği pişmanlık... İnsanlar bundan korkuyor her şeyden çok.
Hep bir üste çıkmanın telaşı insanı yoruyor, zamanın nasıl geçtiğini anlamıyor.
Öldüğünde ondan geriye evrendeki çizikleri ve yorgun bir bedenden başka hiçbir şey kalmıyor...



Sayfa 39.

Bile bile tutsaklık gibi bu; kendime bunu yapmayı seviyorum. Karanlığa ihtiyaç var bazen... Renkleri, duyguları, tik takları unutmak gerekiyor. Oysa ne kadar yanlış düzen; bizi acılarımızı en derinlere itmemiz için zorluyor. Zayıflıklarımızdan korkuyoruz korkunun da bir zayıflık olduğunu unutarak.

Sayfa 40.

Farklı renklere izin verilmiyor yaşamda. Ne acı... Çizgilerin sadece kalemlerle yaratılabileceği sanılıyor ya burada. Bazen karanlığa ihtiyaç olduğu gibi ışığa da ihtiyaç var bu dünyada. "Şu an değil..." diyorum, ama anlamıyor insan... Şu kar beyaz sayfada siyah mürekkep gerekiyor son noktayı koymak için; ne fayda! Anlamıyor, hiç anlamayacak insan...

Sayfa 78.

Aynalar düşman kesilmiş bana... İnanmak istemiyorum, ama diretiyor gözlerim. Yüzümdeki soluk beyazın anlamsızlığına inanmak istemiyorum ben... Hayallerime attığım, hâlâ kanayan o çizikleri görmek istemiyorum. Bana hayat veren renklerin yok oluşlarını izlemek istemiyorum artık.

"Onlardan" biri olduğuma inanmak istemiyorum ben.

-Son-

Hiç yorum yok: