26 Kasım 2010 Cuma

Son'a Bekleyişler

Rengi solmuş koyu yeşil perdelerden içeri bir tutam güneş ışığı düşüyor. Hava sıcacık, ama sert, buz gibi rüzgarları hissediyorum evin her yerinde. Tuşları sararmış piyanonun önünde anlamsızca oturduğum günler hâlâ buralarda bir yerlerde sanki; bir kapıyı açacağım ve kendimi bulacağım üzerinde anlayamadığım notaların yazılı olduğu kağıtları karıştırırken...
Sanki yatağın kenarına oturacağım ve o elimi tutacak yalvarırcasına yeniden. Yorgunluğunu hissedebileceğim bembeyaz teninin ardında. Dalacak gözlerim yeşil yaprakların uzaklığına doğru. Ve o pes edecek, yalnızca gerçekçi olduğunu zannederek. 
Ne değişti ki zamanla birlikte? Her gün, tekrar ve tekrar pes etti arkamda git gide uzayan yollarda. Tekrar ve tekrar çekip gittim buralardan her adımımla, her gün yeniden unuttum onu sabahlarla beraber. Sonsuz bir şimdiye döndü dünler ve yarınlar... Birden her anım için yok oldu o.
Birden her an sonu beklerken buldum kendimi. Oysa  yolun başında daireler çiziyordum ben. Arkamdaki çizgileri saydığımı düşündüm gelecek duraklarıma bakarken.
Şimdi kendimi aşağı bırakmaya bile mecalim yok, önümde uzanan sonsuz yola rağmen... Ne değişti onunla birlikte, ne anlayabildim onun gidişinden?

Hiç yorum yok: