1 Nisan 2010 Perşembe

Gözlükçü

Kelimeleri yoğun bir sisin arkasından görmek... Müziğin sınırlarını çizmek... İçimde bağıran biri var, ellerini yumruk yapmış doğru kelimeyi bulmaya çalışıyor. Yok; bunu tarif eden doğru bir kelime yok. Sesim zincirlerini kırmaya çalışıyor. Yalnızca biraz kafiye istiyorum. Ve kalemim; kulaklıklarım olmayınca hiçbir şey ifade etmiyor. Daha zarif harfler istiyorum... Uçuyorum, belki düşüyorum; kimin umurunda ki? Yukarıdan -ya da aşağıdan- iki kişi sesleniyor. Evden sesleniyorlar... İkisi de benim. İkisi de duygularımı boyuyorlar, ikisi de kendilerini kandırıyorlar. Görüntüler can çekişiyor adeta kırık gözlüğümde... İzliyorum, elimden ne gelir ki? Kulaklıklarımı kaldırıp kulağıma girmeye çalışan onca ninninin ışığında gidiyorum. Nereye... Nereye gidiyorum?.. Duygularım ıslak bir geceye dönüşüveriyor, yıldızların arasında yüzüyorum. Beni aşağı çekiyor zarif bir şömine. Ateşin dansını izliyorum. Küçücük bir çocuk var içinde... Ateşin titrek ışığı kadar ince bir sesi var... ve korkuyor. Bir hayatı var, bir hikayesi var. Bir annesi, bir babası var. Pembe gözlükler takıyor o da benim gibi, onunkiler kırılmamış ama... "Mutlu muyum!?" diye soruyor çocuk aynaya. Ben de aynısını soruyorum camdaki yansımama. "Mutlusun, mutlusun!" diye bağırıyor binlerce görüntü. Kırık gözlüklerim; yine yalan söylüyorlar...

2 yorum:

Angelina dedi ki...

çok güzeldi... Özellikle fonda Transylvania olunca çok daha güzel. :D (McFly diye bir grubun :D)

Rider dedi ki...

Haha denerim:D