23 Nisan 2010 Cuma

Hayalet Renkler

Koş Chiaki... Daha hızlı koş...

Yağmur yağıyordu.
Chiaki sonsuz karanlığa doğru hızla bir adım daha attı. Ayağı sert bir şeye çarpmıştı. Nefes nefese kendini yere attı ve sakinleşmeye çalıştı. Nerde olduğunu bilmiyordu. Çok karanlıktı, her zamanki gibi...

Chiaki hayatı boyunca ışığı görememişti. Gözleri onu karanlığa kilitlemişti. Bunu anlayamıyordu. Gözlerini kim, neden almış olabilirdi? Ne suç işlemişti ki?..

Herkes ona çok güzel olduğunu söylüyordu. Oysa bu Chiaki'yi merakta bırakmaktan başka bir şeye yaramıyordu. Chiaki "güzelin" nasıl göründüğünü bilmiyordu ki... Evet; beyaz, dalgalı saçları ve menekşe rengi parlak gözleri olduğunu biliyordu. Ama "beyazın" ne olduğunu bilemezdi.

En azından o öyle sanıyordu...

"Geçmiş önemli değil, Chiaki" dedi kendi kendine. Sonra birden bir şey duydu. Hızla kalktı. Nefesini tutup etrafı dinlemeye başladı. Göremiyor olabilirdi, ama normal insanlardan çok daha iyi duyabiliyordu. Etraf şimdilik sessizdi -tabi bu hep sessiz kalacağını göstermezdi. Chiaki yere eğilip el yordamıyla bir şeyler aradı. Yağmurdan ıslanmış otların ve yapış yapış çamurun  arasında eline sert bir şey geldi. O şeyi sıkıca tutup kurcalamaya başladı, ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Tahta bir sopa gibiydi... Aslında ne olduğundan emin olamayacağını biliyordu, ama ne olmadığından emin olabilirdi.

Arkasından çok hafif bir ses geldi. Birisi ona doğru yürüyordu, ve bu ses çimleri ezerken çıkardığı sesti. Chiaki sopayı bir şey belli etmemeye çalışarak daha sıkı kavradı. Sesi çıkaran kişi büyük ihtimalle çıkardığı sesi duyamıyordu bile. Bu yüzden Chiaki haberi yokmuş gibi davranıp, sonra da karşısındakini şaşırtarak kaçmalıydı.

2 adım... 3 adım... Aranızda tam 6 metre 27 santim var... Parmak ucunda yürüyor... Duymadığını sanıyor... Aranızda 2 metre kaldığında hızla koşup ağzını kapatacak... Her yerde ağaçlar ve taşlar var ve hiçbirini göremiyorsun Chiaki... Kaçamazsın Chiaki... Koş Chiaki!.. Çığlık at!..

Chiaki çığlık atarak koşmamak için kendini zor tutuyordu. "Kaçmak" diye bir seçeneği yoktu. Koşarsa bir şeylere çarpacağı neredeyse kesindi. Ama kaçmaktan başka ne yapabilirdi ki?
Ses iyice yaklaştı ve en sonunda durdu. Çok sert yağan yağmurun ve şimşeklerin sesinin arasında arkasındaki kişinin nefesinin sesini aradı -ve tabi ki aradığını buldu. Nefes hızlanmaya başladı. Chiaki arkasındaki kişinin bir hareket yapmak için hazırlandığını anladı. Artık düşünmeye vakti yoktu. Tüm gücünü bacaklarına verip hızla önünü döndü ve sopayla ileri doğru bir hamle yaptı. Zamanlaması çok iyiydi; Chiaki bunları yaparken aynı anda adam da öne doğru atlamış ve sopa adama isabet etmişti. Adam acıyla inledi. Sesi çok kalındı.

Chiaki adamın sesinin geldiği yöne doğru koştu ve adama yine sopayla vurdu.

"Lanet olsun!" adam bağırarak hızla geriye doğru gitti. Bir süre durdu.

Chiaki taş kesilmişti. Ne yapacaktı? Bu adamdan nasıl kurtulacaktı?

"Craig'in senden kurtulmak istemesini anlıyorum..." dedi adam alaycı bir ses tonuyla. "Şimdi ne yapacaksın? Koşacak mısın -hem de adımlarını görmeden?"

Chiaki, o adam için ne kadar kolay bir hedef olduğunu düşündü. Adam şimdi ona doğru geliyordu ve koşmaya bile gerek duymuyordu; çünkü Chiaki gibi o da gerçeği biliyordu. Chiaki kesinlikle kaçamazdı.

Chiaki refleks olarak kendini geriye attı ve düştü. Sürünerek ne kadar hızlı uzaklaşabileceğini düşünüyordu. Ama çok geçti... Adam Chiaki'yi bileğinden sertçe tutup kaldırdı. Chiaki kurtulmak için çırpınmadı bile. Gücünü harcamayacaktı.
"Kurtulmaya çalışsan daha eğlenceli olurdu.." dedi adam gülerek "Ama sorun değil, bu da işime gelir."
Chiaki ses çıkarmadan ve çırpınmadan adamın ellerini ve ağzını bağlamasına izin verdi.
Artık rahatlıkla ölebilirdi...

3 yorum:

Angelina dedi ki...

ben mi çok iyimserim sen mi çok kötümsersin? :D
o yaklaşan kişiyi tanımadığını düşünerek o kişinin bir kız/kadın olup ona sarılacağını düşünmüştüm :D
ama böyle de güzel olmuş gibi... :D ölmesi dışında... :D niye öldürdün ki? (bunu söyleyen kişi yazmayı planladığı romana bir ölümle başlayıp herkesi romanda tek tek öldürmeyi planlıyor yalnız xD)
ama çok güzel olmuş yine de.. son anda onu kurtarıp devamını getirebilirsin bence :P
annesi oklavayla dalabilir adama örneğin xD

Rider dedi ki...

Hahaa oklava fikrini sevdim XD Ama annesi yok ve babasından da nefret ediyor:D Zaten babası da babası değil aslında.. Craig denen adam babası rolünü üstlenmiş.. Ama pek de baba gibi değil.. :/ Bunları anlayamıyorsunuz tabi bu kısa yazımı okuyunca. Çünkü bu anlattıklarım yalnızca kurdğum hayalin devamı.. yazmaya üşendim XD

Angelina dedi ki...

acaba neden üşenmene hiç şaşırmadım? :D
ow, yazık... .D