31 Aralık 2010 Cuma

...







Bir zaman geliyor, harfler anlamsız şekillere dönüşüyor bazen... Göremiyorsunuz bir süre sonra.
Işıksızlıktan mı? Siz mi değiştiniz yoksa? Bilmiyorsunuz. Bilemiyorsunuz... Dünyanızdan renkler eksiliyor bir bir, ve siz her yok olan rengi hatırlayamamanın acısıyla kahroluyorsunuz siyahlıklar içinde.
Siyah bile karanlığa bürünüyor, gözlerden kayboluyor bazen...
İstiyorsunuz, hem de çok. O renkleri geri istiyorsunuz. O renkleri size gösterebilecek bir kişi istiyorsunuz hayatınızda. Bıkmadan, usanmadan köpeklere gökkuşağını anlatmaya çalışan birini bulmaya adıyorsunuz kendinizi.
O yok. Hiç olmayacak, tüm benliğinize işlemiş bu gerçek. Yine de... Arzu... Sizi yiyip bitiriyor, yakıyor. Delicesine bir arzu...
Öyle bir zamanda yazamıyorsunuz. Düşünemiyorsunuz. Bomboş olup çıkıyorsunuz.
Kalemi bırakmaktan başka bir şey kalmıyor elinizde... Susmaktan, artık parlamayan, bulutların reddettiği cümlelerinizi çekmekten başka bir şey kalmıyor bu gökyüzünden... Veda etmeniz gereken bir noktada buluyorsunuz kendinizi.
Ve ben elimdeki tek şeyi yapacağım. Yine parlayana kadar bekleyeceğim cümlelerimi...
...
Mutlu yıllar herkese.

Hiç yorum yok: