7 Aralık 2010 Salı

Bağımlı

Yaşadığımı hissediyordum.
Ve tam o anda, birileri ölüyordu aynı dünyada. Birileri sana dokunabilecek kadar yakınken, hissedemiyordu parmak uçlarındakileri. Gözlerine fırtına bulutları üşüşmüştü kimilerinin; tam o saniye, cehenneme döndü dünya bazıları için.
Yaşadığımı hissediyordum.
Ama beni asıl korkutan, yaşamın ölüm demek oluşuydu aynı zamanda. Kendimi yaşamak istemezken buldum birden...
Yine de yaşadığımı hissediyordum.
...Ya da belki yalnızca hissettiklerimi yaşıyordum içimde.

6 yorum:

Müge dedi ki...

Ölüm yaşamaya olan bağımlılığımızın bitmesi ve bağımızın kopması ise, birbirlerine çok yakınlar. Dokunabilecek kadar yakın... Ama yaşarken bu yakın temasa kulak asmamak, göz atmamak, kafa yormamak mümkünse, hadi hep yapalım bunu..
:)

Rider dedi ki...

Keşke hep yapılabilseydi bu... Ama ben çok korkuyorum, unutamayacak kadar. Ve beni bu korku yüzünden delirmekten koruyan tek şey, her şeyi yazıp içimi dökebilmem sanırım :)

Müge dedi ki...

evet yazmak ne kadar yarıyor değil mi?? ama yine de tek kurtarıcı bu olmamalı.. lütfen olmasın..

zor da olsa insan içine karışmaya zorlamalı biraz.. zor da olsa işe yarıyor.. lütfen yarasın..

Rider dedi ki...

Tek çözüm değil yazmak ya, ama benim seçtiğim çözüm bu... kolaya kaçıyorum, tembelim biraz :)

Müge dedi ki...

biliyor ve anlıyorum.. oluyorum arada ben de öyle.. "bu da geçer" diyorum.. geçiyor.. ama geçici.. yine de azalıyor..

silkelen.. at o tembelliği.. hı, olur mu? :)

Rider dedi ki...

Ben, ve tembelliği atmak... Hmm... Evet deneyebilirim galiba. :)