15 Şubat 2010 Pazartesi

Zorunluluk

Dürüstlük değil gözlerinde aradığım. Çünkü kendimi görüyorum orda, dürüst değilim. Gözlerinin aynaya bu kadar benzeyişini anlamıyorum... Yalnızlığı anlayamıyorum, düşünceleri... Gözlerinde ışıltı yok, benim gibi evet. Karanlık.Çünkü sana bakarken siyahım. Gölgen beni kirletiyor, gözlerin kirletiyor... Bembeyaz saçlarımı boyuyorsun tel tel... Sıkılmıyorsun. Belki tek amacın ölmeyeceğime inandırmak kendini, ama ancak toplumun gerçekleri kadar gerçeksin sen... Her şey anlamsızlaşıyor... Birbirine karışıyor... Kırmızıyı görüyorum, siyahı görüyorum, ağlıyorlar. Yeşili görüyorum, solmuş... Beyaz da yok burda, onu sen boyadın. Mavi turuncuya bırakıyor yerini, turuncu kırmızıyı ateşe çeviriyor adeta... Parmaklarım kızıyor, daha sert basıyorlar tuşlara. Sesim dayanamıyor, ben dayanamıyorum. Görünmez duvarım yıkılıyor sonunda, ve saçlarım herkese açık... Boş bir kağıt gibi, ben çiziyorum onlar okuyorlar. Ve sen de çizmemi engellemek için boyuyorsun saçlarımı. Beni onlara karşı korurken, kendi kuklan haline getiriyorsun. Ve kulaklarımda hırsımı turuncuya boyayan bir kişi var. Bana o sihirli sözleri fısıldıyor kanımı ateşe çevirmek için. İsteklerimle yanarken mutlu ve huzurluyum. Biliyorum ki fırtınaya daha çok var... Herşey hızlanırken kendimi kaybetmekten korkuyorum yalnızca. Ne istediğimi biliyor muyum gerçekten? İşte turuncu başka bir şey yapıyor bu sefer; ateşimi söndürüyor. Bulutlardan yere inmiş bir meleğim...Kanatlarım siyaha boyanmış. Tüyler düşüyor, yapraklar düşüyor. Yüzlerinizi görüyorum, bana bakıyorsunuz. Yol genişliyor, kısalıyor. Karanlık, kapı, ağaçlar... Şimdi içerdeyiz. aynanın karşısında kemanım elimde... Bakıyorum, sadece izliyorum. Arkamdaki gölgenin iyice yaklaşmasını bekliyorum. Tüylerim diken diken oluyor. Ayna çığlıklarımı bana geri püskürtüyor. Onları duymak istemiyorum. Kaçıyorum. Arkamda duruyor. Sonra birden kar taneleri öldürüyor onun siyahını, geriye hiçbir şeyi kalmıyor... Onu özlüyorum. Ağlıyorum. Adını her yere yazıyorum. Çünkü bir daha gelmeyecek... Anlamsız herşey... Uyanmamış birini uyutmak gibi, ölmüş birini tekrar tekrar öldürüyorum. Kendime onun yaşamını kanıtlamaya çalışıyorum... Hayır, olmuyor. Perdelerim açık, duvarımdan geriye bir şey kalmamış. Dans ediyorum. Çünkü kimse beni göremez, ben bile. Ölüler beni göremez, ben bile.... Şarkılarım, kulaklarımda kendi kendine doğuyor... Bu üzücü... Bu mavi, kahverengi... Bu benim, bu bir ölü. Hayal, işte hepsi hayal...

Hiç yorum yok: