26 Mayıs 2010 Çarşamba

Kadife

Bir yaş daha süzülüyor yanaklarından. O da sonu bilinmeyen yolculuğuna başladı. Ben yalnızca izleyebiliyorum. Elimde değil, tutamıyorum üstüne gelen insanları. Tutamıyorum gözyaşlarını. Gücün vardı oysa... Beni kurtarırken kendini atmışsın o derin, siyah denize, fark edememişiz..

Her yer sessiz. Sonbaharda yapraklar gibi düşüyor hayallerimiz; solmuş, zayıf... Ayak seslerini duyuyorum. Kocaman, kitaplarla dolu odadaki tek koltuğa oturuyorsun. Zaman akıp gidiyor, sen ölümü bekleyen nefeslerini dinlemeye devam ediyorsun. Ellerin... Temiz değiller bu gün. Gözlerin gece mavisi, bir ayna gibi geçmişi yansıtıyor. Acıyı görüyorum orda, yalnızlığı, gerçekten zorunda olmayı... Korkuyu görüyorum; kendinden korkan bir adam... Sarılmaktan korkan bir kız... Hepsinin arasında en parlak olanı, senin ellerinden korkan başka bir adam. Artık hiç temiz olmayacak ellerinden, ölümü taşıyan ellerinden.. Korkuyor!.. Çocuk gibi ağlıyor!.. Başka bir şey yok, ne gidecek bir yer, ne kırmızıdan başka bir renk...

Ve... Bir yaş daha süzülüyor yanaklarından işte, tam diğeri yolculuğunu tamamlamışken. O da katılıyor o güçlü dalgalara. Artık çırpınmıyorsun, sen de izliyorsun

Herşeyi alt üst eden bir ışık beliriyor, güneş kadar parlak! O derin denizde seni dibe çekiyor. Korku yok, yalnızca kadife gibi, yumuşacık bir kabulleniş. Notalar delip geçerken masumiyetimizi, yapabileceğin hiçbir şey yok o yumuşacık kadifeyle gözlerini bağlamaktan başka...

Şimdi anlıyorum... Kimsenin elleri temiz değil artık.

Hiç yorum yok: