31 Mayıs 2010 Pazartesi

Seni düşürüveriyorum sert zemine... Kırılıyorsun hemen. Topluyorum seni, yeniden birleştirmeye çalışıyorum ama eksik bir parçan...

 Üç sabırsız bekleyiş... Yatağımda rahatsızca kıpırdanıyorum. Her taraf beyaz, beni en çok sıkan renk... Duygusuz bir çift göz bana dönüyor.
"Seninle yalnız konuşacağım."
Mavi gölge odadan ayrılıp beni kaskatı maskeyle yalnız bırakıyor. Sessizlik... Ve ardından "beni tanımıyorsun"la başlayan bir konuşma...

Çaresizlik... Korku... İsyan!..


"Mavi gölgenin ölümü..." diyor tüyler ürperten bir rüzgar gibi.
"Hayır."

Yalnızca sevgi... Yorgunluk...

Hiç yorum yok: