Sıcacık, sımsıkı, hiç bırakmayacakmışçasına sarılıyorum.... Eskisi gibi, bir çocuk gibi... Mutlu gibi, umutlu gibi. Gözlerimi yumup güveniyorum sana. Tüm karanlıklar toplanmış başımızda, dans ediyorlar. Tehdit ediyorlar seni bana fark ettirmeden... Ve bir şeyler kopuyor... Beni suyun üstünde tutan bir şey kopuyor.
Gece mavisi çerçeveleri olan, kırık bir aynanın arkasından izliyor beni yıldızlar... Düşüşümü izliyorlar. Kendini ileri doğru zorla taşımanı bekliyorlar. Ağlamanı istiyorlar, son nefesimi verirken görmeni istiyorlar beni. Yalan söylemeni istiyorlar can çekişen gözlerime bakarak... Daima birlikte yaşayacağımızı söylemeni istiyorlar. Acımasızlar desem; yine yalan. Onlar yalnızca haklılar. Yıldızlar... Yıldızlar sönüyorlar. Son kez kanat çırpıyor tüm siyah kelebekler. Son yaprak da düşüyor gece mavisi, paramparça olmuş denize... Son adımını da atıyorsun yalnızlığın kollarına doğru. Üstümde bir ağırlık, kulaklarımda son bir melodi... Garip bir huzur, hemen ardından korkuyla karışık bir özlem... Öyle çıplak ki tüm duygularım... Öyle güzeller ki masmavi, camdan saçlarıyla... Işık saçan bembeyaz gözleri var beni belirsiz yerlere çekiştiren... Simsiyah, ıslak dudakları var bana seni fısıldayan... Senin gibi, beni saran kocaman siyah kanatları var. Beni isteyen bir şeyler var içlerinde, senin gibi parlıyor adeta. Vücutlarında tanıdık bir his var... Pamuk gibi, kışa dokunmak gibi. Sesin gibi... Bana her sarıldığında içinde hissettiğim o keskin serinlik gibi.
Sen olmak gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder