14 Eylül 2010 Salı

Fırtınadan Sonra

Yıldızlara bak... Ve şimdi onları unut.
Çünkü göreceksin, duyacaksın, hissedeceksin... Sonra da öleceksin.
Ama neden?
Kimse sana "dur!" demeyecek. Yürüyüp yürüyüp düşeceksin.... Kimse adını ikinci kez söylemeyecek.
Rüzgarı tut ellerinde, ve sonra bak... Bomboşlar. Avuçların... Hiç.
Umut edeceksin, ama hiç bir mucize olmayacak.
Belki de bu son defa olacak.
Belki de sen göremeyeceksin bile.
Bomboşlar... Avuçların... Hiç. En ufak bir adalet kırıntısı yok...
Tüm dünya senden nefret etseydi?
Dünyayı reddederdim.
Reddettim.
Ve belki...
Onlar da seni reddedecek. Hayat, pembe çiçeklerin açtığı bir bahçe değil.
Hiç olmadı.
Bana gökkuşağını gördüğünden bahsetme...
Hayır, hayır... Bana sakın gelip de o ölüm fırtınasından sonra basit bir gökkuşağından bahsetme.
Binlerce ruhu katleden o yangından sonra etrafa saçılan zarif ateş böcekleri gibi dağılacak renkleri anlatma, duymak istemiyorum bu hikayeyi!
Bana görünmez bir mutluluğu anlatma gözümün önünde yaşanan acıdan sonra.
Yalnızca cevap ver bana.
Neden?.. Nerde adalet?




Hiç yorum yok: