11 Ağustos 2010 Çarşamba

Bedenim Kıskanır

Birden geldi o büyük bulut, birden aldı seni ellerimin arasından... O zayıf bedenini, dünyaya soluk bir dumanın arkasından bakan gözlerini, ipek saçlarını...  Koruyamadım. Hiç hak etmemiştim de belki. Kesik soluklarını aradım yerlerde, kar taneleri izlerini çoktan silmişti oysa... Kokunu aradım mavi elbisemde, tüm çiçekleri kıskandıran kokunu... Boşunaydı hepsi. Gerçekten gitmiştin. Arkanda yalnızca kusursuz bir melodi bırakarak... Terk etmiştin bembeyaz odanı. Ne bir veda, ne bir mektup... Bomboş ormanda kaldı ruhum, senin resim çizdiğin yerde. Sapsarı yaprakların çizdiğin dünyalarda kayboluşlarını izledim. Ben de denedim kaybolmayı senin belirsiz harflerinde, ama orda bana yer yoktu. Gidip beyaz kumlara attım kendimi, hiç yakışmadığım yere... Kolumdan tutup çekmedin beni, ben de ilerlemeye devam ettim. Kumlar içimde akarken hissettim saniyeleri. Çok geç kalmıştım ben, kendi siyah bulutumu kaçırmıştım... Ruhum benden uzaklarda yeni güne uyanıyordu. Sana dokunuşunu kıskandım, özgürlüğünü kıskandım. Kendi sonumu kendim yazmıştım...

2 yorum:

Unknown dedi ki...

Bence dünyaya yazar olarak gelmişsin.

Rider dedi ki...

Teşekkür ediyorum, ve umuyorum ki bu söylediğin gerçektir =)